Hürriyet ve İstiklal uğrunda çok çile çekmiş, çok şehit vermiş bir Milleti canı ile dahi tehdit edemedikleri ve edemeyeceklerinin vesikası 15 Temmuz!
Bu büyük Milletin demokrasiden, ilerlemeden, çağdaş dünyanın en önemli oyun kurucularından birisi olma gerçeğinin değişmeyeceğinin başlıca ıspatı 15 Temmuz!
Tıpkı Çanakkale’de, Trablusgarp’ta, Antep’te, Maraş’ta, Sakarya’da olduğu gibi namazını kılan gençlerin kendi selalarıyla yollara döküldüğü, annelerinin sırtını sıvazlayarak uğurlandığı, kurtuluş günü 15 Temmuz!
Ne çok şekilde tanımlanır bilinmez ancak 15 Temmuz’un tek kelimelik özeti “Destan”dır. Bu destan 7 den 70’e yüce Türk Milleti’nin asil karakteri ile yazılmış, ve bir tokat gibi çarptığı yerlerde ses getirmiştir.
15 Temmuz 2016 tarihinde devletin şerefli üniformaları ve şerefli makamlarını gasp eden hainler tarafından, bir hayal ve safsata uğruna başlatılan kalkışma kısa sürede Aziz milletimizin feraseti sonucunda bastırılarak Devletin sahibinin Millet olduğu tüm cihana gösterilmiştir. Bu devlet ve millet bütünlüğü öyle bir yapıdadır ki; bunu yıkmaya ne bir kaç kirli el, ne de onların arkalarında duran yabancı devlet güçleri yetebilir.
15 Temmuz gecesi başlayan kalkışma ülkemizin lideri, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN önderliğinde ve himayelerinde kararlılıkla bastırılmıştır. Ancak uzantıları ve kökleri devletimizin içerisine yıllar içerisinde sinsice yerleşmiş olan ve adına FETÖ denilen bu hain kripto terör örgütünü deşifre etmek ve hukukun gerektirdiği tüm şekillerde cezalandırmalarını sağlamak ülkemizin yıllarına mal olmuştur. Geriye dönüp bakıldığında devletimiz bu konuda gereken tüm çalışmaları ve operasyonları yapmış ve gerektiğinde yapmaya da devam etmektedir.
15 Temmuz gecesi Ömer Halisdemir şehit edilmiş ancak tüm dünyaya bizde Ömer’lerin bitmeyeceği gösterilmiştir! Türkiye Cumhuriyeti devleti resmî yoldan halk iradesi ile seçilmiş yöneticilerin bir gecede indirildiği, darbelerin ve muhtıraların hüküm sürdüğü bir devlet değildir ve bundan böyle de asla olamayacaktır. Buna cesaret etme cüretinde bulunan kişi ve topluluklar için bu Milletin vereceği can hazır, kurşunu tam, imanı ise sapasağlamdır. Aziz milletimiz canından, malından, hatta ve hatta Erzurum’da Nene Hatun gibi yavrusundan bile geçer ama istikbalinden, istiklalinden, namus ve şerefinden asla vazgeçmez.
İşte bu nedenle 15 Temmuz zaferi “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak kutlanmakta ve bu kritik duyguların yad edilmesi, Milli birlik ve beraberliğimizin sarsılmaz şekilde devam etmesi hepimizin boynunun borcu olarak ortaya çıkmaktadır. Ne diyor Mehmet Akif;
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez,
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez…”
Yani bir milletin arasına bölücülük girmediği müddetçe düşman giremez. Milletin fertleri aynı fikirle hareket ettiği takdirde o milleti silâhla sindirmek, yok etmek mümkün değildir. İşte bu nedenle, Milletçe duruş sergilemek düşmana sıkılacak en iyi kurşunumuzdur.
Bizler içerisinde bulunduğumuz coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak barışın timsali, insanlığın belki de nefes aldığı son coğrafyanın vatandaşları olarak Milli birlik ve beraberliğimize daha sıkı sarılmalı, tüm dünyaya bu konuda örnek olmaya devam etmeliyiz. Bu gece olduğu gibi demokrasi nöbetlerini kalplerimizde hissetmeli, milli irademize kirli ellerin dokunamayacağını çocuklarımıza en güzel şekilde anlatmalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle devlet tarihimizin en şanlı sayfalarından bir tanesi olan 15 Temmuz’u bir “zafer gününe” çeviren şehitlerimizi sonsuz rahmet ve gazilerimizi minnetle yad ediyorum. Kadim devletimizin şanlı Sancağı altında ve milli birliği için canından geçen tüm aziz şehitlerimizin ruhu şad, mekanı Cennet olsun.
Koray ÇELİK
MANYAS KAYMAKAMI